Hoşgeldiniz!

Yaşamımdan bazı örnekleri ve deneyimleri paylaşmak istedim. Bu nedenle başladım oturup yazmaya...

8 Ekim 2016 Cumartesi

Zeki Müren ve Üniversite

Annemle beraber Zeki Müren'in filmlerini hiç kaçırmazdık. Neredeyse tüm filmlerini izledik. Çok güzel bir sesi vardı. Hala kulaklarımda. Özel yaşamına ait kişisel tercihleriyle hiçbir zaman ilgilenmedim. Aldığı eğitimler, Türkçeye hâkimiyeti ve harika diksiyonu yanında, o muhteşem sesi beni kendisine hayran bırakıyordu.

Alim, Zeki Müren ve Serap

1975 yılında Ankara'da yaklaşık altı buçuk ay kadar süren bir kursa seçilmiştim. Sivil kıyafetle katılıyordum. Bir gençlik hevesiyle ve meraktan bıyık bırakmıştım. Bir hafta sonu İstanbul'a geldim. Serap'ta sömestre tatili nedeniyle, İstanbul’da, annesinin evindeydi.

Sanat Güneşi Zeki Müren'le Tanışıyorum 

Bir cumartesi gecesi, gittiğimiz ünlü bir gece kulübünde Zeki Müren'e rastladık. Çok heyecanlandım ve ani bir kararla, Serap'ın şaşkın bakışları arasında, dostlarıyla oturduğu masaya gittim. Kendimi takdim ettikten sonra, kendisi ile tanışmayı uzun yıllardan beri hayal ettiğimi söyledim. O, her zamanki kibarlığı ile teşekkür etti ve beni masasına davet etti. Eşimle beraber olduğumu, rahatsızlık vermek istemediğimi, eğer bizimle bir fotoğraf çektirirse, çok mutlu olacağımızı söyledim. Zeki Müren, hala kulaklarımdaki nazik sözleri ile ‘’Şeref duyarım efendim’’ dedi. O esnada, sahnede henüz bugünkü ününe ulaşmamış olan Huysuz Virjin program yapıyordu.




Aradan yıllar geçtikten sonra, bir sonbahar günü, 24 Eylül 1996'da yaşama veda etti. Benim için çok erken bir ölümdü. Zaten bütün ölümler erken değil midir?

Üniversiteye Kaydoluyorum 

1975 yılında üniversite sınavlarına girdim. Durup dururken oldu bu. Çevremde bir çok genç sınavlara giriyor, nedense kazanan pek olmuyordu. Bunların arasında yakın akrabalarım da vardı. Biraz da onları teşvik etmek ve örnek olmaktı maksadım. O tarihlerde sınavlar üç bölümden oluşuyordu. Genel kültür, yabancı dil ve fen-matematik. En çok yabancı dil ve genel kültürden ümitliydim, Fen ve matematikten ne alırsam kardır diye düşünüyordum. Nihayetinde, sınavı, yabancı dilden aldığım yüksek puan sayesinde kazandım.

Alim Üniversitede

Erzurum Atatürk Üniversitesi Yabancı Diller, Almanca Bölümüne kaydımı yaptırdım. Devam mecburiyeti yoktu. Fakat, o dönemlerde muvazzaf bir askerin üniversiteye devam etmesi kesin olarak yasaktı. Bu yüzden zaman zaman gizlice gidiyordum bölüme. Üstelik, anarşik olaylar çok yoğun olarak devam ediyordu. Hatta bir gün bulunduğum dershaneyi basan bir grup öğrenci, subay olduğumu bildikleri için beni kibar bir şekilde dışarıya davet edip, içerideki diğer karşıt gruptan olan öğrencilere saldırmışlardı.

Bir süre sonra, ikinci sınıfa geçmiş olmama rağmen üniversite yaşantımı sonlandırdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder