Hoşgeldiniz!

Yaşamımdan bazı örnekleri ve deneyimleri paylaşmak istedim. Bu nedenle başladım oturup yazmaya...

22 Eylül 2016 Perşembe

Kuleli'ye Giriş

Sağlık raporu sınavlardan önce mi yoksa sonra mı alınıyordu? Anımsayamıyorum. Ama fark etmez burada, anlatayım. Gümüşsuyu Askeri Hastanesinde sağlık muayenelerine katılıyordum. Herşey uygun ve normal geçti. Ancak kulak-burun-boğaz doktoru, raporuma daha sonra başıma yığınla iş açacak şu ibareyi yazdı. ''Her iki maksiller sinüs kapalıdır. Askeri Okula giremez.''  Tabii ki üzülmüştüm. Babama anlattım. Birlikte raporu veren doktorun Beşiktaş'taki özel muayenehanesine gittik. Doktor, ''Ben bir operasyon yaparım ve raporu değiştiririm.'' dedi. Bunun için de bizden oldukça yüklü bir para istedi. Bunu verebilecek durumumuz belki de yoktu. Kuleli Askeri Lisesi Komutan Yardımcısı Albayı babam bir yerden tanıyordu. Ondan yeni bir muayene/rapor formu aldık ve doğru Ankara’ya gittik. Ankara’da askeri doktorluktan henüz ayrılmış olan ve babamın yakın ahbabı olan Dr. Hüseyin Leblebicioğlu  ile buluştuk. O beni Gülhane As. Hastanesi’ne götürdü. Kısa bir zamanda ve bu defa‚ ''Askeri öğrenci olabilir'' ibaresiyle biten yeni raporu aldık ve İstanbul’a döndük.

Alim Lise Birinci Sınıfta

Babamın Hüseyin Leblebicioğlu ile ahbaplığı benim doğumuma kadar gidiyordu.  O tarihte bir askeri tıbbiye öğrencisiydi. Bir gün babama uğruyor ve benim doğduğumu öğreniyor. Adımı ne koyduğunu soruyor. Babam da henüz karar veremediğini söylüyor. Hüseyin Leblebicioğlu, diğer erkek kardeşlerimin isimlerinin A harfi ile başladığını duyunca benim ismimin Alim olmasını öneriyor. Babam da kabul ediyor. İsmimden pek mutlu olduğumu söyleyemem. Genellikle yanlış yazılıp, yanlış telaffuz edilen bir isim olmuştur.

Meğer Sınavı Kazanmışım

Artık sınavlar tamamen bitmiş, geriye sonucu öğrenmek kalmıştı. Tek başıma, vapurla Çengelköy’e geçerek, okula gidip, ana giriş kapısına asılan kazananlar listesini inceledim. İsmimi bulamadım. Üzüntü ve sevinçle karışık duygularla, çok sıcak bir havada, okulla Çengelköy Vapur İskelesi arasındaki uzun yolu yürüdüm.

Bu arada, sınavlar esnasında arkadaş olduğum Mehmet Ege’ye rastladım. O da sınav sonuçlarını öğrenmeye gelmişti. Vapurdan çıkıyordu. Bana; “Hadi gel, beraber gidelim bakmaya” dedi. İstemeye, istemeye de olsa ben de onunla okula geldim. Listeyi inceledikten sonra kazandığını öğrenmişti. Ama bir yandan da içine sinmemişti. Listeyi incelemeye devam etti. “Aa, sen de varsın’’ dedi. Benim göremediğimi o görmüştü. Sonraki yıllarda Mehmet’le bu anı üzerine şakalaşırdık. Gerçi o görmese de sonuç postayla eve gönderilecekti. Ama o buna rağmen bana “Bak sayemde okula girdin” diye takılırdı.

Kuleli Askeri Lisesi 1. Sınıf Öğrencisiyim

Aslında benim hayallerimdeki okul değildi. Ancak yatılı bir okul oluşu, bir hafta boyunca evden uzak kalacak olmam bana cazip geliyordu.  Burada, daha sonra yıllarca sürecek olan arkadaşlıklarımızın sarsılmaz temellerinin atılacağını henüz bilmiyordum. Okulun adı Kuleli idi ama günümüzde olan Kuleler yoktu. Bir yangın veya depremde yok olduğu söylenen kulelerin olmayışına hayıflanırdık. Biz mezun olduktan sonra kuleler yapıldı. Okul, ismine yaraşır bir görüntüye kavuştu. 150 yıllık bir okuldu, deniz kenarında bulunan ana binası tarih kokuyordu. Ben lise birinci sınıfı, üst okul denilen, daha yakın tarihlerde yapılmış olan tepedeki okulda okudum.

Kuleli Askeri Lisesi

Kuleli, eğitim müfredatı bakımından diğer liselerden farklıydı. Hem fen, hem de edebiyat bölümlerini okumak zorunluluğu vardı. Bunun dışındaki en önemli fark, yaz tatilinden önceki 20 günlük askeri kamp dönemiydi. Bu dönemde okuldan 7-8 km uzakta bir arazide temel askerlik eğitimi yapılıyordu. Bu eğitimin sonunda ise, askeri GMC'lerle Tuzla’daki Piyade Okuluna gidiliyor ve burada piyade tüfekleri ile atışlar yapılıyordu. Gerçi ben öyle yapmadım ama bazı öğrencilerin ilk atışları yaparken, heyecandan ve hatta korkudan iki gözlerini birden kapattıkları söyleniyordu. Okulun bir başka özelliği de şöyleydi, sınıfı doğrudan geçenlerin üç ay, diğerlerinin sadece 1,5 ay yaz tatili yapabilmesiydi. Lise 1’i doğrudan geçtim. Üç ay yaz tatilini hak etmiştim.

Kuleli’de okuduğum üç yıl boyunca unutulmaz anılarım oldu. Bunlar anlatmakla bitmez. Bundan sonraki bölümlerde sadece birkaç tanesini anlatmakla yetineceğim.

Kuleli Marşı

Deniz senin, toprak senin, gök senin,
Zafer olsun en mukaddes emelin.
Çağlayanlar gibi köpür arşa taş,
Ufuklardan yüksel şahikalar aş.
Ey şerefli, şanlı yuva kuleli,
Hedefindir bütün cihan ileri.
Senin adın bu ülkede tanınmış,
Cumhuriyet kitabına yazılmış,
Ay yıldızın gökyüzünden parlasın,
Nurunda Türklük dünyayı kaplasın.
Ey şerefli, şanlı yuva kuleli,
Hedefindir bütün cihan ileri.

Bir Not

Bu satırları yazarken gözlerim doldu, yüreğim sıkıştı, içimi tarif edilemez derin bir hüzün kapladı. 15 Temmuz 2016’daki alçak darbe girişiminden sonra okulumuz kapatıldı. Ne yazık ki toplumda ve İstanbul halkında pek bir tepki görülmedi, duyulmadı. Önümüzdeki günlerde de ne olacağı belli değil. Oysa ilerideki bölümlerde okuyabileceğiniz gibi, ''Kuleli Otel yapılmasın'' diye endişelerimiz var. Şimdilik durum tamamen belirsiz.

3 yorum:

  1. Alim harikasın ama karmakarışık duygulara kapıldım.Gururlandım,şövalye ruhu veren okulumuzun ne kadar kıymetli ve tarih koktuğunu birkez daha anladım.Kızgınım bu güzel tarihi yok etmeye çalışan hainlerin bize çektirdikleri bu azabı hissetmeden nasıl yaşadıklarını ve bu milletin duyarsızlığını hissettikçe.(çok cümle düşüklüğü var ama düzeltmeden göneriyorum çünki hırs ile yazdım)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaya'cığım, maalesef elden pek fazla bir şey gelmiyor. Önümüzdeki günlerde, daha söyleyeceklerim var. Sevgi ile gözlerinden öpüyorum...

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil